'''ÇEVRECİLİK ANLAYIŞIMIZDA KAPIMIZ, SİYASET DIŞI VE TARAFSIZLIK İLKESİNDE OLAN HERKESE AÇIKTIR'''

Marmaris Körfezi (Erol Uysal)

erol uysal

Marmaris Körfezinin doğal olarak iki çıkış boğazı dışında kapalı bir körfez olmasının kirlenme ve dolmaya karşı çok hassas olduğunu yıllardır söyler, yazarım. Şimdi acı gerçekle yüz yüze gelmek sürecinde olduğumuzu artık ben ve birkaç kişi değil somut örneklerle üniversite hocalarımız, uzmanlar ve çevreciler derneği söylüyor.

Nedir bu acı ve somut gerçek? Canlılar oksijensiz yaşayabilir mi? Körfez suyunun oksijen düzeyinde ciddi azalma var. Deniz ve ekolojisi ölmeye başlıyor. Bu ne demek? Şimdiye kadar ayakta durmayı başaran hasta yatağa düştü düşecek.  Öyleyse ne yapmak gerek? Hasta dinlenmeye alınacak. Tedavi olacak. Ya bu nasıl olacak? Bunu uzmanlar daha iyi bilse de ben burada birkaç pratik çözüm önermekten kendimi alamadım.

Karada,  Marmaris -Muğla yol yapımı, şehir ve çevresinde yapılaşma dâhil tüm kazı ve hafriyata uğrayan topraklar yağmur sularıyla denize taşınıyorlar. Biyolojik ve fiziksel kirliliğin baş nedeni bu olsa gerektir. Deniz dipten ve kıyılarından itibaren açığa doğru debisini (akıntı) kaybediyor. Tüm yosun ve deniz canlıları yeterli oksijen alamamaktan olumsuz etkileniyor. Oksijen üreten tüm deniz dibi otları ölmeye başlıyor. Bizim ‘erişte’ dediğimiz yosunlar zaten çok azaldı. Bu oluşumun kimyevi ve bakteriyel etkisini alınan ölçümler bize bildiriyor. Bazı hemşerilerimiz ne yapıyor? Balık çoğalsın diye bu dar ve kapalı körfeze ‘yapay resif’ adını verdikleri beton blokları belirli yerlere atmaya kalkarak sözde balık yumurtlama yerleri yaratmayı amaçlıyorlar. Ben okurlarıma sormak istiyorum. Yeterli oksijen olmayan bir yerde bırakın deniz canlılarını, bizim yaşamamız olası mı?  İyi niyetle düşüldüğünü bilsek de bu, doğal olarak dipten dolmakta olan körfezi betonlarla kıyılarında yaptığımız gibi dibinden de doldurmak değil midir?

“Öyleyse ne yapacağız” denildiğini duyar gibiyim. Ne mi yapacağız? İşte bunları yapacağız:

  1. Derelerden gelen erozyonlu topraklar denize doğrudan akıtılmamalıdır.
  2. İnşaatlar mümkün olduğu kadar kısıtlamaya alınmalıdır.
  3. Körfeze resif mesif atılmamalı, ek mendirek, yat limanı yapılmamalıdır. Mümkünse mevcutlar körfez dışına taşınmalıdır.
  4. Özellikle denize cepheli ve kıyılara yakın konaklama tesisleri, yaşamlarını daha uzun bir süre devam ettirmek istiyorlarsa bu önlemlere sıkı sıkıya sarılmalıdırlar. Ben bu körfezin ömrünü önceki yazılarımda yüzyıllarla kısıtlı öngörürken şimdi Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sayın Ahmet Nuri Tarkan başkanlığındaki uzman heyetle Marmaris Çevrecileri Derneğinin çalışması sonucunda 18 noktadan alınan deniz suyu örnekleri yapılan analizlerde olumsuz sonuçlar vermiş, Sayın Tarkan verdiği demeçte önlem alınmazsa körfeze sadece 15-20 yıl gibi sağlıklı bir ömür biçmiştir. Bu da durumun oldukça endişe verici olduğunu gösteriyor.

Sözün özü: Doğa kendisine yapılanı affetmiyor. Doğa da, denizde canlılar yaşar. Öyleyse bunları çıkarımız için katletmeyelim. Körfezi ölmüş bir Marmaris görmeyi, yaşamayı kim ister? “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”deriz de, gün gelir körfezin harakirisiyle karşı karşıya kalacağımızı hiçbir zaman düşünmeyiz. “Allah korusun” diyeceğim ama Allah bize akıl vermiş. Allah akıllı insanları korur. Öyle olmasa ülkemizde trafikte, iş kazasında, depremlerde binlerce insanımız ölürmüydü ?

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir