Estetiğe dikkat edilmeyen kentler, güzel ama makyajsız hanımlara benzerler. Tıpkı Bodrum gibi…
Bodrum çok güzel bir kenttir.Yaratıldığı gibi bırakabilseydik eğer,çok güzel olmaya da devam edecekti.Ama ötesini berisini kurcaladıkça,doğayı bozdukça,yeşili sıfırladıkça,kentleşmeyi sadece yapılaşma olarak anladıkça,büyük zararlar verdik bu güzelim şehre.Kuşadası’ndaki cinayetin benzerini Bodrum’da da işledik ve tarihi Halikarnas’ı betona yenik düşürdük.
Bari estetiğe önem verseydik,şehri çiçeklerle ve ağaçlarla donatsaydık,güzel parklar yapsaydık,belki bir miktar korurduk Bodrum’u.Yapmaktan vazgeçtik, şimdiye kadar yapılanları da eritiyoruz maalesef. Marina’ya giden cadde üzerinde avuç içi kadar bir yeşillik vardı.Onu da rezil ettik ve üzerine taksi durağı,arıtma yada trafo binası yaptık. Kahveyi büyütüp çimlerin üzerini masalarla kapladık.İşte bizim şehircilik anlayışımızın sığlığı ve estetik yoksulluğumuzun minik bir örneği…
İki taş meydan yaptık Bodrum’a.Yazın o taşlar sıcaktan kızınca,cehenneme çeviriyor çevresini. Yahu taşın yerine park-bahçe yapsaydınız ya,millet otursaydı ağaçların altına,seyretseydi rengarenk çiçekleri,denizi..Gidin bakın taş platformlara,üzerinde maydanoz olsun bir yeşillik yok.Bari dev saksılar içinde büyük ağaçlar koysalardı ya.Bodrum’da çok başarılı peyzaj mimarları var.Onlardan destek almak da mı akıllarına gelmiyor?
Belediye bu işi beceremiyor,görgü ve bilgileri kent estetiğine yetmiyor olabilir.Ama bilgi,donanım ve tecrübe merkezlerinden niçin yardım istemiyor? Beş yıldızlı otellerin bahçelerinden niye örnek almıyor?İzmir Belediyesi,Ege veya 9 Eylül Üniversiteleriyle niye işbirliği yapmıyor?Ayrıca bu peyzaj işlerine,işten anlamayan başka bir birim mi bakıyor?Öyle ya,giderek yeşilin değil zevksizliğin boyutu gelişiyor da…
Şimdi geliyorum daha ciddi bir soruna…Bodrum’a gidiş-geliş yollarına dikkat ettiniz mi hiç?O güzelim yeşillikler,zeytin ve çam ağaçları kesilip,yerlerine şekilsiz bina ve yapılar yapılıyor.Hatta 15-20 metrelik derinlikler toprakla kapatılıp,yola paralel hale getirilerek,hem doğa bozuluyor ve hem de sel felaketine davetiye çıkarılıyor.Bodrum’dan Torba’ya inen şeride ve Torba’dan yokuşbaşı çıkışına bir göz atın lütfen.Devlet anayolunun sağ kenarında bir hafriyat şirketinin küçücük bir binası,minicik bir bahçesi vardı.Şimdi önden büyütülen bahçe hafriyat makinalarının parkı haline getirilmiş,arkası ise güzelim çam ağaçları ortadan kaldırılarak iyice genişletilmiş.Ormana ciddi bir tecavüz var yani…Bu Bodrum’un Kaymakamı da var,Belediye Başkanı da,Orman Müdürü de,Milli emlak Müdürü de var,her Allahın günü geçtikleri yere bir bakmıyorlar mı?
Hafriyat şirketinin hemen yanında uzunlamasına bir bina vardı.Bunun da önü ve arkası iyice açıldı, önü ve yanı otopark yapıldı,ormana girilen yerlere de idari binalar konduruldu.Daha aşağı inelim,biri çukurda diğeri ise yola paralel binalar var.Bir yeni ve büyük binaya da yeni başlıyorlar,yolun korkuluğunu kesmişler,araziyi yükseltmek için kamyonlarla toprak döküp duruyorlardı.
Geçelim yolun karşısına,zeytinlikler bozulmuş ve ağaçlar gelişigüzel kesilmiş.Yerine tamirhane yapılmış.Mezbelelik gibi duruyor.Yanında jeneratörcü,biraz ilerisinde ağaçları traşlayıp alanı açan saksıcı,küpçü..Aynı hizada bir marangoz eksikti,yeşili toprağa çevirip onu da yapmışlar. Milletin tapulu yeri değil mi,istediği gibi değerlendirecek,dilediğini yapacak elbette.Ama kente giriş yolları,böylesine de rezil edilmez ki..Belediye buralara nasıl ruhsat vermiş?Anlaşılır gibi değil.
Bodrum’un makyaja,bolca ve akıllıca yeşile,park ve bahçelere ihtiyacı var.Bunlar olmadan değil marka olmak,küçük ve bakımsız bir taşra ilçesi görünümünden kurtulmak bile mümkün değil. Belediyenin gelirleri iyice tırpanlandı,paraların çoğu Muğla Büyükşehir Belediyesine gitti.Doğru ama, kentin makyajı ve yeşili için pek paraya ihtiyaç yok.Bunlar parasız da yapılır.Yeter ki,imkanlar ve kafalar iyi kullanılsın.