Şöyle Bodrum limanından çıkıp,Gökova’ya doğru bir açılalım mı?Tekneyle kuğu gibi süzülelim mi koylara?Rüzgar müsait,cenova bile yeter…
Karaadayı sancakta bırakırken,içimi bir hüzün kapladı aniden.Termal turizme açacaklarmış burayı. Kocaman da bir otel dikeceklermiş,Enerjiyi de dev rüzgar pervaneleriyle sağlayacaklar.Olacak iş değil,nasıl kıyacaklar bu güzel adaya?Bomboş durmasın tamam ama,dünyanın yelken spor merkezi olamaz mı orası?Türk ve dünya gençliği yelken ve su sporları kampları için gelse Bodrum’a, kötü mü olur?
Betonu adaya yaklaştırmadan,gençlik kamplarıyla donatabiliriz orayı.Mükemmel bir organizasyon yapabilir,dünyaya parmak ısırtabiliriz.Orada yetiştireceğimiz yelkencilerimizle uluslar arası kupalara ortak olabilir,bayrağımızı tüm denizlerde gururla dalgalandırabiliriz.Böylece hem adayı korur, hem de çadırlarda kalacak gençlere,önemli bir proje üretebiliriz.Hep ranta işleyen kafalarımızı biraz da, gençlerin geleceğine yönelik oluşumlara çalıştırmak lazım.
Rüzgar hızını kesti,bir tiremola atalım tavşan burnuna doğru.Tersaneleri iskelemize aldık.Oraya da ayrıca üzülüyorum.Bir türlü düzeltemedik burayı,Türk turizmine kazandıramadık.Dünyanın en güzel teknelerini burada üretmek başarısını gösteriyoruz da,düzeltme işini nedense beceremiyoruz bir türlü. Oysa tersaneler güzel bir planla,iyi bir organizasyonla turistlere açılır,gezdirilir,tekne nasıl yapılırmış gösterilir.Minik maketler,tişört-şapka-havlular satılır,broşürler ve kitaplar verilir.Böylece hem para kazanılır,hem de müthiş bir tanıtma yapılır dünyaya.
Neyse,akıl bedava diye,KDV’si ÖTV’si yok diye herkes bolca dağıtıyor.Biz önümüze bakalım ve Kisebüküne doğru çevirelim rotayı.Oda ne,inşaatlar başlıyor galiba.Yollar açılmış,bir hareket var oralarda.Onca itiraz,gösteri,açıklama işe yaramamış anlaşılan.Mavi yolculuğun en güzel yerlerinden biri de açılıyor imara.Zaten kulağımıza geldiğine göre, birkaç yıla kalmaz Gökova büyük zarar görür.Yazık çok yazık..
Gökova doğa ve deniz tutkunlarının çok önemli bir merkezi.Burayı yapılaştırmak,hafriyat makinalarını
sokmak,ranta açmak cinayettir.Bu muhteşem deniz,mükemmel ve dantel gibi koylarıyla insanı huzura,sükuna taşır.Tam bir terapi kliniğidir,kafayı boşaltma alanıdır Gökova.Sahilleri,koyları,köyleri ayrı bir güzelliktedir.Bu bölgeyi tekrar korumaya almak ve gelecek nesile bozmadan teslim etmek gerek.
Mazı ve Çökertme’nin imar planları gelmiş.Geçmiş olsun mu diyeyim,buraları Allah kurtarsın mı,ne diyeceğimi şaşırdım vallahi.Gelin,Ören’e uğramadan İngiliz’e kıralım dümeni.ohhh,en güzeli açık deniz… Kötülük ve rant uğrayamıyor buralara,özgürce ve hiçbir engele takılmadan rahatça seyir yapabiliyorsunuz.Ne gözünüze takılan bir çarpıklık var ortalıkta,nede insanı rahatsız eden gelişmeler. Sadece suyun hışırtısını dinliyorsunuz açıkta,bir de gelen sağnağın tekneyi hafif yatırışını gözlüyorsunuz.
Yelkenle Gökova’yı dolaşmak iyi ama,kafayı çarpıklıklara ve olumsuz gelişmelere takmak kötü. İnsan ister istemez, güzellikler kaybolmasın diye, zarar verecek oluşumların üzerinde duruyor.İşte İngiliz Limanı diye yanlış adlandırdığımız Değirmenbükü.İngiliz limanı aslında hırsız koyunun bulunduğu bölgedir.Değirmenbükü ise,hani Sadun
Boro’nun 8 numaralı çam ağacına bağlandığı yer ve lokantaların bulunduğu içdeniz…İşte burası da bitmek üzere.Çok sayıda teknenin uzun süreli bağlanmasıyla deniz giderek kirleniyor.Böyle giderse yakında Haliç’e döner.
Karacasöğüt’te pek farklı değil.Yeni yapılan iskelede 70,eski muhtarın tahta iskelesinde 25,yelken kulübünde 30,kulüple köy iskelesi arasında 20,açıkta da enaz 10 tekne var.Burası bu trafiği ve kirliliği kaldırmaz.Önlem düşünülmez ve proje üretilmeze,üç-beş yıla kalmaz buraların değerini de kaybedebiliriz.
Biz Gökova’nın güzelliklerini yaşamak için çıkmadık mı yola?Öyleyse niye eleştirip duruyoruz ki..?Kapatıp gözlerimizi uzaklaşalım şikayetçi olacağımız yerlerden.Daha bozulmamış pekçok koyumuz ve yerimiz var.Haydi oralara basalım yelkeni ve iyice çıkaralım Gökova’nın tadını…
Gökova Tanrı’nin insanlığa en büyük hediyesidir. Ne olur onu koruyalım,bozmayalım…
Can Pulak
