Köyceğiz Dalyan İztuzu,Gökova, Hisarönü ve Güllük körfezleri,başta Kisebükü olmak üzere Bodrum’un güzelim koyları,turizmden para kazandığımız tüm değerlerimiz tehdit ve tehlike altında…
Ankara’da gizli kapaklı çalışmalar yapılıyor.İlan edildiğinde ve diğerleri gibi yine torba kanun adıyla bir gecede Meclis’ten geçtiğinde,hepimiz şoka uğrayacağız.Engellemek için çalışıyoruz,canımızı dişimize takıyoruz,yazıp çiziyoruz ama nafile.Ne il ve ilçe kongreleriyle meşgul milletvekillerimiz nede havadan sudan işlerle uğraşan medyamız oralı değil.Hoş Türkiye yangın yerine döndü,teröristler koskoca devletle dalga geçiyor,iktidar yolsuzlukla suçlanan 4 eski bakanı Yüce Divan’a göndermemek için uğraşıyor,kim bakacak ve ciddiye alacak çevre sorunlarını..?
Varsın olsun,kimse sahip çıkmasa bile,bir avuç yurtsever yine yeter.Elele verip,mücadelemizi sonuna kadar sürdürürüz.Yedirmeyiz buraları çıkarcılara,tahsislere vize vermeyiz,yasaların bize verdiği protesto haklarımızı dibine kadar kullanırız. Nasıl Karadeniz’de vatansever köylülerimiz,bazı Hes’lere ve madencilik adı altında orman talanlarına mani olduysa,biz de Ege’de ve Akdeniz’de gösteririz kendimizi.Mahkemelerimiz çevreci yurtseverlerimizin çabalarına duyarsız kalmıyorlar, yürütmeyi durdurma kararı veriyorlar çoğu.Tıpkı İztuzu’nda olduğu gibi…
Önümüzdeki hafta Ankara’ya gideceğim.Bulursam Çevre Bakanı ile konuşacağım.25 yıl gazeteci olarak görev yaptığım Meclis’e uğrayacağım.Milletvekili arkadaşlarıma anlatacağım durumu,genel kurulda gündem dışı konuşma yapmalarını,yazılı ve sözlü soru önergesi vermelerini isteyeceğim.İnşallah bir sonuç alırım.Almasam bile gayret ve çabalarımı aralıksız sürdürürüm.
Öncelik İztuzu ve Kisebükü’nde…Bilmeyenler için İztuzu hikayesini anlatayım.Tanrının bir ülkeye vereceği en büyük armağan,paha biçilemez turistik ve tarihi değerdeki Dalyan’dır.Muhteşem kanalları, harika dağ ve ormanları,eşsiz ve kilometrelerce kumsallarıyla plajları,mutlaka korunması gereken yerlerdir.Öyle olduğu içindir ki, dönemin rahmetli Başbakanı Özal,telkinlerimiz sonucu bölgenin koruma altına alınmasını istemiş ve bu görevi bana vermiştir.
Yaptığım uzun çalışmalar sonucu,sadece Köyceğiz Dalyan Bölgesi değil,Gökova ve Hisarönü körfezleriyle Göcek de koruma şemsiyesinin altına girmiştir.Özel Çevre Koruma Kurulu’nun yaptığı bu operasyonda,caretta’ların üreme alanı olan İztuzu da himaye edilmiş ve yatırıma kapalı hale getirilmiştir. Ne var ki,koruma kararına rağmen ilk müdahele, Mesut Yılmaz’ın Turizm Bakanlığı döneminde yapılmış ve İztuzu Osman Kavala adındaki bir yatırımcıya tahsis edilmiştir.
Benim de şahsi dostum olan ve yurtseverliğiyle tanıdığım Osman Kavala, Alman ‘larla yapacağı bu yatırım için çok büyük paralar harcamasına ve temel atma törenini gerçekleştirmesine rağmen,ısrarlı ricalarımı kırmayarak ve kendisine’’ İztuzu yerine daha başka bir yatırım alanı tahsisi’’ sözü verildikten sonra,bu işten vazgeçmiştir.İztuzu böyle kurtulmuştur ama, Kavala’ya verdiğim söz de tutulmayarak,kendisine herhangi bir yer tahsisi de yapılmamıştır.
Bu vesileyle Osman Kavala’nın vatanseverliğini bir defa daha vurgulayarak,ona tekrar şükranlarımı sunarak,tam 27 yıl sonra hortlayan İztuzu’nun elden çıkma tehlikesi üzerinde durmak istiyorum.Mevcut hükümet,son yerel seçimlerden sonra süratle bir vakıf kurdurarak,seçimi kaybettiği yerlerdeki belediye ve kapanan özel idareye ait işletmeleri, sessiz sedasız yandaşlarına devretmiştir.Bunun sayısız örneklerinden biri de,İztuzu plaj işletmesidir.Kapanan belediyenin yönetimindeki işletme,MUÇEV adlı vakfın eline böyle geçmiş,ondan da AKP’ye yakın olduğu söylenen kişiye maledilmiştir.Aslında Özel Çevre Koruma Kurulu lağvedilmiştir ama,İztuzu’yla ilgili koruma kararı şimdilik sürmektedir.Korkulan şey,sadece plajın işletilmesiyle kalınmayacağı ve yatırımcıya yeni haklar verilerek,yapılaşmanın kapısının aralanacağıdır.Bu ihtimale mutlaka engel olmak lazım.
Bana göre konu,sadece İztuzu da değildir.Dalyan’ın tümü tehlike altındadır.İnanılmaz bir yapılaşma sonucu,Dalyan’ın doğal güzelliği önemli çapta zarara uğramış ve bu zarar daha da tehlikeli boyutlara tırmanmıştır.Dikkat edilirse,kanalların etrafındaki yapılaşma giderek artmakta ve koruma sınırları denize doğru zorlanmaktadır.Koruma kararına rağmen,bu izinler nasıl ve kimler tarafından verilmiştir?Bu da tahkike muhtaçtır.Sonuç olarak Dalyan’daki rant tırmanışları mutlaka durdurulmalı, İztuzu dahil tüm sahil ve kanallara artık tek bir çivi bile çakılmamalıdır.