'''ÇEVRECİLİK ANLAYIŞIMIZDA KAPIMIZ, SİYASET DIŞI VE TARAFSIZLIK İLKESİNDE OLAN HERKESE AÇIKTIR'''
Çevreciliği Kişiselleştirmeyeceğiz

Önce yönetenlerin çevre algısını öğrenmek istedik

“Kurulduktan hemen sonra ilk iş olarak çeşitli kurum ve kuruluşlara tanıtım ziyaretleri yaptık Amacımız ilimiz ve ilçemizin yönetiminde söz sahibi olanların çevre sorunlarına bakış açılarının öğrenmek kendimizi tanıtmaktı.

Makam ve kuruluşları ziyaretlerimizde bizlere olağanüstü zaman ayırmaları, sorunları, imkan ve imkansızlıklara ait tüm bilgileri içtenlikle paylaşmaları, yasal prosedürleri hakkında açıklamalar yapmaları ile bizlere desteklerini esirgememeleri, Dernek olarak atacağımız adımlarda yanlış yapmama açısından bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır.

Biz Başta Marmaris de olmak üzere tüm çevre olumsuzluklarına karşıdır.. Üyelerimiz asla siyasi olmamak, ne çevreciliği ne Marmaris’i ne derneğimizi şahsi amaçlarına kullanmamak, hizmetlerini kişiselleştirmemek kaydı şartı ile çalışma durumundadırlar. Yasal çerçevede çevre için mücadele edecek her duyarlı vatandaşımıza kapılarımız açıktır.

Derneğimizin, her vatandaşımızın sağlıklı bir çevrede yaşaması anayasal hakkı olması nedeniyle çevre bilincinin halkta yaygınlaştırılması için hep birlikte çalışmanın yararlarına inanmaktayız.

Atılacak her adıma dikkat edeceğiz

Marmaris adını Yasal ve Resmi bir Dernek olmamızın sorumluluğu ve ciddiyeti yanında, Marmaris ismini taşımamızdan dolayı atılacak her adıma dikkat etmek, söylenecek her söze sadık kalmak, Tarafsızlığımızı korumak en başta gelen çalışma prensibimizdir ve MÇD ‘nin önemle üstünde durduğu çalışma sistemi bu olup, tüzüğümüzde de belirtilen hesap verme ve hesap sorma sistemini uygulama zorunluluğumuz da göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.

MÇD olarak çevre olumsuzluklarına karşı yapılacak bir etkinliğin, eğer, yönetimlerle, konusunun uzmanları ile kuruluşlarla, halk ve basınımız ile hep birlikte yapılacak ise ve/veya ilgi, bağlılık, bütünlük, inanmışlık sağlanmış veya sağlanacak ise sonuç alınabileceğine inanıyoruz. Sloganımızı BEN Değil BİZ Olarak en başta belirtmiştik

Marmaris’e ait Çevre Konularının Ana başlıklarıyla hatırlatan Kutengin sözlerini şöyle sürdürdü

Maden birinci hassasiyetimiz

Marmaris Çevre sorunlarında bölgemiz ile ilgili en öncelikli konu maden ruhsatları ile ormanlarımızın arıcılığın, balcılığın yok olma olasılığı yanında Deniz ve koylarımızın da yok olması tehlikesi ile karşı karşıya bulunmamızdır. Gerek Eylem olarak gerekse Yasal olarak bugüne kadar yapılan mücadeleler hepimizce malumdur. Ancak olumsuzluklara sebebiyet verenlerin yasal boşluklardan faydalanmaları ve rant uğruna icraatları, yasal sürenin sonuçlanmasının uzun sürelere bağlı olması, finans imkansızlıkları son yapılan Turunç Belediyesi liderliğinde Maden Komisyon Toplantısında ve Ticaret Odasının gerçekleştirdiği Panelde belirtilmiştir. Aynı görüşleri paylaşmaktayız ve acilen yapılması gereken, topluca, birlik, beraberlik içinde öncelikle de hazırlanacak bir organizasyon, plan, programın saptanması paylaşılması ve yapılan ve yapılacak çalışmaların duyurulması ve desteklenmesi gerekmektedir. Sadece Maden değil Tüm Marmaris sorunları ve çevre olumsuzlukları için aynı şekilde çalışmanın doğruluğuna inanmaktayız..Aksi taktirde bireysel çalışmalar emek verenleri yalnız bırakacak ve mücadele gücünü zayıflatacaktır..

Konuşmasının sonunda MÇD’nin araştırma ve projeleri hakkında bilgi veren Kutengin “elbette tüm bu çalışmalar sırasında bizim eksik ve hatalarımızda olacak bu hataları düzeltmemiz için basınında yardımını bekliyoruz” dedi

MÇD stratejisini Gülkokan açıkladı

Kutengin’in konuşmasının ardından MÇD Denetleme Kurulu Üyesi Mukbil Gülkokan çalışma stratejileri hakkında bilgi verdi. Yönetimin önceden belirlenen misyon, amaç ve hedeflere nasıl ulaşacağının planlanmasına strateji denir diyerek konuşmasına Gülkokan sözlerini şöyle sürdürdü Stratejik planlama, örgütün ne olduğu, ne yaptığı ve neyi yaptığına şekil veren ve yol gösteren kararları ve eylemleri üretmek için disipline edilmiş çabalar bütünüdür.Stratejik Yönetim, bu günü analiz edip, yarını tasarlamaya ve gerçekleştirmeye yardım eden bir bakış açısı, bir düşünme yöntemidir. Uzun vadeli planlar yapılırken karşı karşıya kalınan soru “Gelecekte ne yapmalı?” değildir. Mesele; belirsizlik içinde yarına hazır olmak için “Bu günden ne yapmamız gerekir?” sorusunun cevaplanabilmesidir.[1]

Yarın için bu günden ne yapılabilir? Beklenmeyen olaylar karşısında en çabuk ve etkili önlemler nasıl alınabilir? Yaklaşımı içerisinde yürütülecek çalışmalar açısından;

Derneğin faaliyet alanında belirlenen Stratejik Konular:

İnsan ve canlı yaşamını etkileyen tehlikelerin belirlenmesi ve önlem alınması

Halkın Bilinçlendirilmesi

Kente özgü doğal kaynakların korunması

Turizmin Geliştirilmesi, Çeşitlendirilmesi,12 aya yayılmasının çevreye olan etkilerinin incelenmesi.

Fiziki Altyapı yeterliliği ve yeni koşullara uygun olarak geliştirilmesi

Çevresel ve Mekansal Gelişme için Projelerin hazırlanması ve ilgili kuruluşlara sunumu

Doğal Afetler sonrası kentin yaşam sürekliliği (Bekası) ve Beklenmeyen olaylara karşı olasılık esasına uygun Planlama yapılması

Kurumlar arası İşbirliğinin Güçlendirilmesi

Kentsel Envanter (kültür, doğa, çevre, insan) ve Yerel Bilgi Bankası oluşturulmasıdır”

Ben değil biz

Psikplog sevil öksüz işe derneğimizin temel çalışma ilkesi diye tanımladığı Ben değil biz olmak üzerine konuştu Öksüz şunları söyledi:

Hepimizin bildiği gibi; sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesi, günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Ölümlere sebep olan solunum yolu hastalıklarının çoğu hava kirliliği sonucunda oluşmaktadır. Sanayi artıkları, spreyler, yakıtlarla ortaya çıkan gazlar, dumanlar, petrol ve ilaç atıkları, plastik ürünler, suni gübreler ve çöpler çevre kirlenmesine sebep olan en önemli etmenlerdir

Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlayabiliriz.

Doğanın korunması ve tahribatının engellenmesi zorunludur. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmeleri mutlaka önlemek, yeşil alanları ve doğal hayatı koruyup çoğaltmak gerekir. Bilinçsizce sağa sola attığımız plastik ürünlerin doğada 400 yıl kadar çürümeden kalabildiğini söylersek, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını biraz olsun anlayabiliriz. Çevrenin kirlenmesini önlemek için üzerimize düşen görevleri mutlaka yapmalıyız.

İnsanın çevredeki doğal kaynakları değerlendirmesi olağan bir süreçtir, ancak kaynakların düzensiz ve kötü kullanımı endüstriyelleşme adına çevreye önem verilmemesi sonucu doğa kendisini yenileyemez ve dengesini koruyamaz hale gelmiştir.

İnsanların sadece kendilerini ve bugünü düşünmeleri sonucu gelecek nesillere yeterli kaynak ve temiz bir çevre kalmayacaktır.

Çevre anlayışı tamamen bir eğitim sorunu olup, her şeyden önce insana ve topluma saygı duymaktan geçmektedir. Yere izmarit atmamak, tükürmemek, her türlü atıkları kimse yokken ortalığa bırakmamak bir çevre bilincidir. Bu bilince erişmiş yetişkin kişiler yaşamın her alanında kendileri kadar toplumun diğer bireylerinin de yaşama hakkı olduğunu kabul eder ve “her şey bizim için” deyip çevresini kollayarak gerçek çevre bilincini gösterir.

Çevre bilinci ancak; gelişmiş, kendisi ile barışık, sorumluluk ve sınırlarını bilen, öz güveni olan, eleştiri ve öz eleştiri yapan yetişmiş insanlar tarafından sağlanır. Eğer eğitim sistemi yetişkin birey oluşturamıyorsa çevre bilinci gelişmez.

Yarın daha büyük acılar yaşamamak için şimdiden doğa ile barışık, yaşanabilir bir çevre oluşturmak hepimizin birlikte karar vereceği bir olgudur. Bunu gerçekleştirmek bir yönüyle bizlerin elinde bulunmaktadır. Biraz kendi çıkarımız kadar doğanın ve toplumun çıkarını da dikkate alırsak sanırım şimdikinden daha az çevre sorunu yaşarız.

Tarih : 11.10.2010 – 03:12